14 Kasım 2012 Çarşamba

Nörofizyolojik Öğrenme Kuramı


Nörofizyolojik Öğrenme








  Öğrenme, çevresi ile etkileşimi sonucu kişide oluşan düşünce, duyuş ve davranış değişikliğidir. Ancak bu değişikliğin nasıl oluştuğu konusunda farklı görüşler vardır. Öğrenmenin doğası ve sonuçlarını açıklamaya çalışan bu kuramlar, davranışçı, bilişsel, duyuşsal ve nörofizyolojik temelli öğrenme kuramları olmak üzere dört grupta toplanabilir.
Bu çalışmada öğrenme kuramlarından Nörofizyolojik Kuram ele alınacaktır. Nörofizyoloik kurama göre öğrenme ile beyin hücreleri arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmacılar öğrenme süreci sonucunda nöronlarda yeni axon iplikçiklerinin oluştuğunu iddia etmektedirler. Buna göre her öğrenme yaşantısı yeni sinaptik bağların oluşması demektir. Bu kuramda öğrenme, biyokimyasal bir değişme olarak da açıklanmaktadır.


Nörofizyolojik  Temelli Öğretimin Bazı İlkeleri
1.Beyin birden fazla işlemi aynı anda yapabilir.Eğitimde öğrenmeyi kolaylaştırmak ve etkin hale getirmek için eğitim programı her alana hitap edecek şekilde hazırlanmalıdır.
2.Öğrenme beyin gelişimi ile doğrudan ilgilidir.Kullanılan ilaçlar,hastalıklar vs. birçok etken beyin gelişimini etkilemektedir.Bu yüzden öğrenmede sadece yaşı esas almak yanlıştır.
3.Beyinde anlamlandırma o anlama uygun hareket etme kendiliğinden gerçekleşir .Anlama ve kavrama sürekli gerçekleşir ve  önüne geçilemez .Eğitim açısından  ise: öğrenmede tutarlı olmalıdır ve anlamlı zorlamalar olmalıdır.
4.Anlam arayışı bilginin anlamlı organizasyonu ve sınıflandırılmasıyla gerçekleşir.Beyin bunu yaparken sezgi ve yaratıcılığını kullanır.Beyin anlamlı örüntüleri kabul ederken anlamsız olanları reddeder.Bir öğrencide ise anlamsız örüntüleme manasız parçalardır.Bir öğrenci sürekli algılar,anlamlandırır ve örüntüler oluşturur.Bunlar engellenemez ama doğru bir öğretim ile yönlendirilebilir.
5. Duygu ve biliş birbirinden ayrılamaz.Duygularda bilginin depolanıp hatırlanmasında etkilidir.Duygular sürekli vardır durdurulamaz ve süreklidir.Bu yüzden eğitim açısından öğretmenler öğrencilerin duygu ve tutumlarını göz önüne almalıdırlar.
6. Beyin sağ ve sol yarım kürelerden oluşur.Beynin bir kısmı daha detaylı algılama yaparken diğer kısmı daha genle    anlamlandırmalar yapar.Fakat sürekli etkileşim halindedirler.İkisi birlikte algılamayı ve anlamlandırmayı daha kolay ve etkili bir hale getirir.Eğitimde de genel ve detaylı anlatım birbirinden yaralanmalıdır.Parça ve bütünün birbirinde anlam çıkarması sağlanmalıdır.Böylece bazı bilgiler daha kolay anlaşılır ve özümsenir.
7.Beyin genel olarak dikkat ettiği bilgiyi alır fakat  dikkatin dışında kalan bilgi ve işaretleri de alır.Eğitim açısından öğretmenlerde öğrencilerin dikkatleri dışında da algılayabilecekleri öğrenebilecekleri malzemeleri yani çevresel uyarıları organize etmelidir.
8.Öğrenme her zaman bilinçli ve bilinç dışı süreçleri içerir.Öğrendiklerimiz bilinçli olarak algıladıklarımızdan daha fazladır. Buda bilinç dışı sürecinde sürekli aktif olduğunu gösterir.Eğitimde de öğrencilerin bilinç dışı süreçten daha fazla yararlanabileceği bir sistem düzenlenmelidir.
9.Öğrenme zorlama ile zenginleşir tehditle engellenir.Bir korku karşısında beynin performansı düşer uygun bir şekilde zorlandığı zamanda öğrenme isteği üst düzeye çıkar.Bu durumda algısal alan dardır, öğrencinin esnekliği azalır otomatik ilkel,rutin davranışlara yönelir.Eğitim açısından öğretmenler veya yöneticiler  öğrencilere rahat bir uyarıcılık hali yaratmalıdırlar.Bu durumda öğrencide korku az,zorlama üst düzeyde olursa bir feraflık hali oluşur ve böylece öğrenme daha kolay ve etkili gerçekleşmiş olur.
Bilgi İşlem Sistemi
     Bilgi işlem sistemi duyusal kayıt,kısa süreli bellek ve uzun süreli bellekten oluşur.Öğrenmenin oluşumunu somut bir yapıyla açıklamak için, bilgiyi işleme modelinden hareket edilmiştir. Bilgiyi işleme modeline göre, öğrenmenin oluşumunda iki önemli öge rol oynamaktaydı. Bu ögelerden biri, bilgi depoları olan üç tür bellek idi.

   İkinci öğe ise, bilgiyi bir bilgi deposundan diğerine, etkili bir biçimde aktarmamızı sağlayarak öğrenmenin oluşmasını gerçekleştiren bilişsel süreçlerdir. Burada kısaca inceleyeceğimiz süreçler, duyusal kayıta gelen bilginin kısa süreli belleğe aktarılmasında etkili olan dikkat ve seçici algı ve kısa süreli belleğe gelen bilgiyi uzun süreli belleğe transfer etmede kullanılan tekrar ve kodlama/anlamlandırma süreçleridir.



Duyusal Bellek : Duyusal bellek, kısa süreli bellek ve uzun süreli bellek olmak üzere üç çeşit bellek vardır. Duyusal bellek ya daduyusal kayıt bilgilerin ilk geldiği yerdir. Duyusal depoda yer alan girdilerin tümü,  duyusal mekanizmalar (göz,kulak vb) yoluyla edinilen bilgilerdir. Çevreden gelen uyarıcılar alıcılar tarafından alınarak duyulara kayıt edilir. Duyusal kayıt süresi çok kısadır



Kısa Süreli Bellek:Kısa süreli bellek bilgileri tutma süresi 30 saniyeden az olan bellektirBu kısa süre içinde duyu organları ile alınan bilgi belli bir şekilde bellek sürecine sokulur.Algılama yoluyla gelen bilginin belli bir kısmı tutulur
   Yeni duyulan yeni öğrenilen bir sözcüğün yeni tanışılan birinin adının kısa süreli bellekte kalması için birkaç kez tekrarlanması gerekir.Böylece hatırlama daha kolay olur.Kısa süreli belleğin sınırlarını genişletebilmek için bilgi gruplandırılmalıdır,kümelenmelidir.Kısa süreli bellekte çabuk ve kolay hatalar ve aksamala olabilir.Kısa süreli bellekte unutulan bilginin hatırlanması ya da geri getirilmesi mümkün olamaz..Kısa süreli hatırlama ihtiyacı duyduğumuz bilgileri tutan ve küçük miktarda informasyonla çok doğru bir şekilde çalışabilecek bir sisteme sahiptir.Uzun sürede kelimeleri hatırlamak için ya da herhangi bir eşyayı bir yere koyduktan hemen sonra nereye koyduğumuzu hatırlamamızı sağlayan bellektir.Kısa süreli bellek büyük ölçüde frontal ve pariyental loblarda konumlanmıştır.
Uzun Süreli Bellek:Kısa süreli bellekte tekrar edilerek ya da anlamlandırılarak gönderilen bilgiyi sürekli olarak sakladığımız depo uzun süreli bellektir.Uzun süreli bellek ,nöronlar arasındaki bağlantılarda yani sinapslarda yapısal değişme ile ortaya çıkmaktadır.Uzun süreli bellekte kapasitesi sınırsızdır.Uzun süreli bellek hazır olarka saklanan düzenli bilgilerin bulunduğu bir kütüphanedir.Bu kütüphanenin birden fazla girişi ve birbirleri ile arasında geçişleri sağlayan birsürü ağ yapıları vardır.Bilgiler ne kadar doğru kodlanırsa hatırlanması ve bunun sonucu olarakta öğrenilmesi o kadar kolay olacaktır.Uzun dönemli bellekte beynin yaygın bir biçimde dağıtılmış sinir ağlarında konumlanan farklı alt sistemlere ayrılmıştır.Her bir ağ farklı bir görev yapar.Kortekste baktığımız nesnenin ya da olayın algısal ifadesini seçip çıkaran alanlar vardır.Bu alanlar önce bilgileri saklama sonrada etrafımızdaki nesne ,olay ve olguları tanımamızda kullanılır.Semantik bellek olarak adlandırılan sistem  bu alanlarla çok yakın ilişkilidir ve hepimizin dünya hakkındaki birikimimizi saklayan bir depodur. Bilginin hatırlanmasının büyük ölçüde, materyalin kodlanarak uygun yere yerleştirilmesine bağlı olduğu sanılmaktadır. Tıpkı kütüphanedeki düzenlemede olduğu gibi uygun kodlu bölmelere yerleştirilmiş kitapları aradığımızda bulmak nasıl çok kolay ise,doğru bir biçimde kodlanmış ve organize edilmiş bilgiyi de uzun süreli bellekten geriye getirip kullanmak çok kolaydır.

Uzun süreli bellekte bilgi, şema adı verilen yapılar içinde depolanmaktadır. Şemalar ,birbirlerine bağlı olan fikirler, ilişkiler ve işlemler topluluğudur. Diğer bir deyişle şema, bir olayı bir kavramı ya da beceriyi anlamak için rehber ya da biçimdir..
Beynin İşlevleri
-Duyusal gerçekliği algılamak
-Farklı bilgileri bütünleştirmek
-Davranışsal tepki vermek




Bilgi Akışı:
Duyusal kayda ilk girdiler gelir.Bir saniye içerisinde ya kısa süreli belleğe aktarılır ya da sistemden atılır.İnsan beynine sürekli bilgi akışı olduğu için duyusal kayda gelen girdilerin çoğu atılır.Girdiler talamusa oradan da bir kısmı işlenmek üzere serebral korteksin  ilgili alanına geldiği gibi gelmez.Gelen girdiler sinirsel algılara dönüştürülür.
Algıların anlamlı olmasını sağlayan etmenlerden biri de retikoler etkinleştirme sisteminin bilgileri eleyerek önemli olan gerekli olan bilgilere odaklanmasıdır.Beynin temel olarak bellek ve bilgi işlem ile ilgili olan kısımlarıkorteks ve mediyal temporallobdur.Bildirimsel bilgilerde,serebral korteksteki duyusal kayıt girdiyi alır hipokampusa ve yakındaki mediyal temporal loba aktarır.Hipokamtus girdileri işleme ve taşıma görevi yapar.Aynı girdinin birden fazla gelmesiyle daha güçlü sinirsel bağlar oluşturulur.
Öğrenilen bilgiler alışkanlık haline geldikçe prefrontal korteks,periatel lob ve beyinciğin rolü azalırken motor korteks gibi bazı beyin yapılarının etkinliği artar.

BELLEK AĞLARI

  Bellek bireyselliğimizin temelini oluşturur..Hepimizin beyni farklı özelliktedir ve farklı sinir ağlarının temelini oluşturduğu çoklu bellek sistemine sahiptir.Belleğimizin bu şekilde biçimlenmesinin sinaptik plastitiye bağlı olduğu düşünülmektedir.Bilişsel sinirbilim açısından öğrenme sürecimiz sinirsel bağlantılar ve ağlar(sinaptik plastiti)kurmayı ve güçlendirmeyi içerir.
  Hücre demeti temel de basit bir bağlantının sinirsel karşılığıdır ve uyarımların sık tekrarlanması sonucu oluşur.Sık tekrarlanan uyarımlar tekrar tekrar gerçekleşirse hücre demeti süreci tahrip olur.
  Eski zamanlarda teknoloji gelişmiş olmadığı için beyni inceleyebilecek herhangi bir yapı henüz mevcut değildi.Bundan ötürü Hebb sadece varsayımlarda bulunabilmişti .Ona göre uyarımların tekrarlanması sinaptik yumruların büyümesine yol açar böylelikle de akson ve dentritler arası temasın arttığı yönde bir varsayım ortaya çıkmış olur.Uyarımlar tekrarlandığı takdirde hücre demeti otomatik olarak harekete geçer.Bu da sinirsel işleyişe katkı sağlar.
  Hücre demetlerinin sıralanması sıralı bir yapıya benzer ki buna da aşama zinciri adı verilir.Hücre demetlerinin sürekli uyarılması da bu yapının oluşmasına zemin hazırlamış olur.Örneğin derste öğretmenimizi dinlerken onun suretine baktığımızda birçok uyarana maruz kalırız.İşte bunların her biri yüzün belli bir yönünü kapsayan birçok hücre demetidir.Mesela sağ gözün sağ köşesi,sol kulağının alt tarafı gibi öğretmenimizin suratına devamlı olarak baktığımız takdirde hep aynı anda tetiklenecek ve birleşerek parçaları düzene sokacaktır.Bu da koordineli bir şekilde aşama zincirini oluşturacaktır.Sonuç olarak şunu çıkarabiliriz ki aşama zinciri parçaları birleştirip düzene sokan anlamlı ve bilinçli bir şekilde algılamamıza neden olan bir yapıdır.
 Sinirsel Bağlantılar
  Sinir sistemi yapısı ya da sinirlerimiz vücudumuzun her yerini kaplamaktadır bundan ötürüdür ki doğarken çok fazla sayıda sinirsel bağlantılarla dünyaya geliriz.İleriki zamanlara doğru ise deneyimlerimiz bu sistemi işler ve var olan bağlantılardan işe yarayan kısımları seçilir diğerleri ise kaideye alınmaz böylelikle de güçlü olan bağlantılar öne çıkarken diğerleri yok olur.Gün geçtikçe de her yeni deneyimle yeni sinaptik bağlantılar eklenir ve geliştirilir.
  Öğrenme:Sinaptik bağlantılar oluşturup güçlendirme sürecidir ve bu süreç beynin fiziksel yapısını da değiştirir.Durum böyle olunca bu değişiklikler beynin işlevsel düzeninde farklılıklara yol açar.Biz bir işi öğrenirken beynimiz bunu nasıl idrak ediyor farkında olamayız ama beyinde o işle ilgili bölgelerde lokal değişikler meydana ve bu değişikliklerde beyinde yeni bir düzen oluşturur.Doğal olarak da ortaya çıkan sonuca bakınca burada işbirlikli bir yapı söz konusu olmuş olur yani beyin öğrenmeyi belirlerken;öğrenme de beyni değiştirir.
   Bilgilerimiz ya da anılarımız öğrenmeyi ilk gerçekleştirdiğimiz anda oluşmaz.Bu durumun oluşması için sinirsel bağlantılar zamanla sabitleşmelidir ve bu süreçte süreklidir.Bu zaman diliminde sinirsel bağlantıların sabitleştirme ve güçlendirme sürecine sağlamlaştırma denir.Bu sürecin gerçekleştiği kısımlarda anılar saklanmaz lakin hipokampus önemli rol oynar.
  Sağlamlaştırmayı etkileyen etmenler  düzenleme, tekrarlama ve detaylandırma gibi öğrenmeyle ilgili kavramlar olup yapı oluşumuna katkıda bulunurlar.Bilginin saklanmasında ve çağrılmasında beyin etkin bir role sahiptir.Biz beyne komut verip komutlarımızın aynısını yaptığını düşünürüz fakat beyin yaptırım uygulamanın da ötesinde bir yapıdır.

   Kısaca özetlemek gerekirse sinirsel bağlantılar karmaşık ve bilişsel işlem gerektiren uyaranlar veya bilgilerle ilgili beynin parçasını etkinleştirir ve böylece olaylar sinaptik bağlantılar olarak kodlanır.Bu süreç tekrarlanıp durdukça da bağlantılar artar ve güçlenir.Bu durum bağlantıların sürekli hale gelerek sistemleşmelerini ve daha iyi iletişim kurmalarını sağlar.Sonuç olarak öğrenme beynin yapılan işlerle ilgili bölgelerinde değişikliklere yol açar ki bunda deneyimlerde büyük bir etkendir.

DİL ÖĞRENME

   Beyin yapıları ve sinirsel bağlantıların etkileşimi dil öğrenimini ve okuma süreçlerini etkileyen önemli bir yapıdır.
   Beyin travmaları üzerine birçok çalışma yapılmıştır ve bunların kesin olarak ortaya koyduğu bilgiler serebral korteksin sol tarafının okuma konusunda merkez, sol yarımkürenin arka tarafındaki kortikal bağlantı bölgelerinin ise dili anlama, kullanma ve normal okuma bakımından büyük önem taşıdığıdır.
  Belli yapısal bozukluklar sonucu ortaya çıkan okuma bozuklukları bazen ön loblardaki lezyonlarla ilişkili olabiliyor ama asıl sorun arka taraftaki anormalliklerin bu ilişkide çok daha güçlü olduğunu göstermektedir.Bu bulgular, okumayı öğrenmiş fakat sonradan bu becerinin tamamını ya da bir kısmını kaybetmiş insanlar üzerinde yapılmış araştırmalardan elde edilmiştir.Bundan çıkarılacak sonuçta aslen dil ve konuşmayla ilgili olan beynin sol bölgelerinin, okuma becerisinin korunmasında da son derece önemli olduğudur.
 Okuma becerisinin farklı bileşenleri farklı beyin yapıları ve sinirsel bağlantılarda bölgeselleşmiş ve uzmanlaşmıştır.Okumanın gerçekleşebilmesi için bunların koordine edilmeleri gerekir.Bu sürecin düzene sokulması sinirsel bağlantıların birbirleriyle sinir grubu oluşturmasını gerektirir.

  Okuma için gerekli olan düzgün grafik(ortografi),ses bilimi(fonoloji),semantik(anlamsal) ve sentatik(söz dizimsel) süreçlerin belli beyin bölgelerinde gerçekleştiğini göstermektedir.Grafikle ilgili işlemler(harf ve işaretler) temel görsel bölgede,Fonolojik işlemler(fenomler ve heceler) üst temporal loblarda ;semantik işlemler(anlamlar) frontal lobdaki Broca bölgesi ve sol yarıküredeki mediyal temporal lob ile ilişkilidir.Sentaks işlemlerinin de (cümle yapısı) Broca bölgesinde gerçekleştiği görülmektedir.

  Broca bölgesi dilbilgisel açıdan doğru konuşma üretiminde rol oynar.Wernicke bölgesi kelime seçimi ve güzel konuşma için çok önemlidir.Bu iki bölgede beyinde adeta bir anahtar görevindedir.Wernicke bölgesinde sorunu olan insanlar kullanmak istedikleri kelimeler yerine yakın anlamlı başka kelimeler kullanabilirler (örneğin bıçak yerine kaşık)Dil ve konuşma süreçleri Beynin farklı alanlarının koordinasyonunu gerektirir.Bu koordinasyon, dil ile ilgili bölgelerin kendi aralarında ve serebral korteksin beynin iki yanına dağılmış farklı noktalarıyla bağlantılarını kuran sinir lifleri sayesinde gerçekleşir.


                                                   BİLİNMEYEN TERİMLER

Frontal lob:ilinçli düşünme; zarar görmesi durumunda ruh hali, hissiyat değişikliği olabilir.                                                                 
Parietal lob--çeşitli duyu organlarından gelen bilgileri birleştirmede önemli rol oynar. Ayrıca nesnelerin kullanılması ve bazı mekansal görüş işlemelerinde (visuospatial processing) parietal lobun kimi bölümleri rol alır.                                                                                                     
Oksipital lob:görme duyusuyla ilgili bilgilerin işlendiği lobdur. Hafif zarar görmesi halüsinasyonlara sebep olur.                                  
Temporal lob:ses ve kokunun algılanması, aynı zamanda da yüzler, mekanlar gibi karmaşık uyaranların işlenmesi bu lob tarafından sağlanır.
Serebellum:duyu organlarından gelen bilgilerle haraketi ilişkilendirir. Bu lob özellikle dengenin sağlanmasında önemli rol oynar.
Beyin: Corpus callosum  adı verilen sinir lifleri tarafından ortada birbirine bağlanan sol ve sağ yarıkürelere bölünmüş dolambaçlı bir doku kütlesidir.
Prefrontal(alın-ön) lobu: Konuşma, ruh hali, düşünme ve gelecek için plan yapma gibi motor davranışları kontrol eder. Çoğu kimsede, dilin kontrolü, esas olarak sol ön lobda yer alır.
Oksipital (arka) loblar,: Primer görme korteksi elektrikle uyarıldığında kişi:yanan sönen ışıklar,parlak çizgiler,renkler görmektedir. Burada anlatılan görmenin 1.basamağıdır.
 Şakak(temporal) lobları:
- Hatıra ve hisleri oluşturur.
- Kişilerin ve nesnelerin tanınmasını,
- Uzun vadeli hafızanın işlenmesi ve geri çağırılmasını
- İletişim ya da hareketin başlatılmasını mümkün kılar.
Çeper lobları: Vücudun geri kalanından gelen verileri yorumlar ve vücut hareketlerini kontrol eder.
Serebral Korteks: Korteks kelimesi latince "kabuk" kelimesinden gelmektedir. Serebral korteksin sağ ve sol yarısı korpus kallosum denilen, kalın bir bant oluşturan sinir lifleri ile birbirine bağlanmıştır. İnsanlarda serebral korteksin yüzeyi pek çok girinti ve çıkıntıyla kaplıdır. Korteksdeki çıkıntılara girus girintilere ise sulkus denir.
Fonksiyonu: Düşünme, istemli hareket, dil, sonuç çıkarma, algılama
Serebellum (Beyincik): Serebellum kelimesi latince "küçük beyin" kelimesinden gelmektedir. Serebellum;
- Vücut hareketlerini koordine eder
- Hareket, denge ve postürün sağlanması
- Beyinden aldığı bilgiler ve kol ve bacakların konumu ve kas tonu dereceleri hakkındaki bilgiler ile, vücudun düzgün, keskin hareketler yapmasına yardımcı olur.
Beyin Kökü: Beyin sapı, talamus ile omurilik arasında kalan bölgeye verilen isimdir. Beyin sapındaki yapılar, medulla, pons, tektum, retiküler formasyon, ve tegmentumdur. Beyin sapındaki bazı alanlar:
- Kan basıncı, kalp hızı ve solunum gibi hayati fonksiyonların düzenlenmesinden sorumludur.
- Beyin kökü, duruşun ayarlanmasına yardımcı olur;
- Soluma, yutkunma ve kalp atışını düzenler;
- Vücudun yiyecekleri yakış hızını kontrol eder ve gerektiğinde uyanıklılığı arttırır.
- Eğer beyin kökü ciddi derecede hasar görmüşse, söz konusu otomatik fonksiyonlar durur ve kısa süre sonra ölüm gelir.
Hipotalamus: Bir bezelye tanesi büyüklüğündeki bu küçük yapı beynin tabanında yer alır. Beynin üç yüzde birini oluşturmasına rağmen çok önemli davranışlardan sorumludur. - Hipotalamus vücudun termostatıdır. Eğer vücut çok ısınırsa, hipotalamus bunu algılar ve derideki kapiler damarların genişlemesini sağlar, bu da vücudun soğumasına yol açar. - Hipotalamus ayni zamanda hipofiz bezini de kontrol eder. - Duyguların, açlığın, susuzluğun ve ritmin düzenlenmesinde rol oynar. - Uyku ve uyanıklığın kontrolü - Vücut içerisindeki su dengesinin düzenlenmesi gibi vücudun daha otomatik olan kimi fonksiyonlarını koordine eder.
Talamus: Talamus periferden gelen duyusal bilgiyi alıp bunu serebral kortekse ileten bir röle gibidir. Ayrıca serebral korteksden gelen bilgileri de omurilik ve beynin diğer kısımlarına iletir. Fonksiyonu duyusal ve motor integrasyondur.

Limbik Sistem: Limbik sistem amygdala, hipokampus, mamilari kitleler ve singulat girusun da dahil olduğu bir gurup yapıdan oluşur. Bu alanlar verilen bir uyarıya karsı gösterilen duygusal cevabi kontrol etmede önemlidir. Bu sistemin pir parçası olan hipokampusun ise öğrenme ve hafıza olaylarında önemli fonksiyonu vardır.
Orta beyin: Orta beyin superior ve inferior kollikuli ve red nükleustan oluşur. Orta beyin görme, duyma, göz ve vücut hareketlerinden sorumludur.


 
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder